2 Temmuz 2015 Perşembe

Rüya Günlükleri - 1

1 - 02072015perşembe


*
Otobüs yolculuğu, gizli görevde bir polis ya da asker, hala görevdesin. Şimdiki telefonun halen mevcut, ancak bilinmeyen bir sebepten ötürü yanında eski telefonun var.
-gümüş çerçeveli, kırmızı bir Nokia - Xpress Music.
-modelinden emin değilim.

Bir yere bomba konmuş, içi insanlarla dolu bir yere...
-belki bir baraka ya da kışla. ilk beş dakika geçtiği için hatırlamakta güçlük çekiyorum.

Ve özet olarak terörist senin telefonunun yazılımını kullanarak bombayı patlatıyor. Rüya bu konu üzerinde başlıyor. Olay senin o telefonu kullanma inadın yüzünden vuku buluyor. Otobüse yol ortasında bir yerde annen biniyor. Yolculuğu teröristi bulma ümidiyle gerçekleştiriyorsun. Deniz kıyısını gören bir dağ yolundan yukarı tırmanılıyor. İlerleyen vakitlerde annenle kavga ediyorsun.
-sebebi rüyanın bulanıklaşan kısmında bir muamma.

İlk defa bu denli bağırıp kötü sözler sarf ettiğin için canın yanıyor.
-uyandıktan sonra bile.

Yolculuk başarısız oluyor, bomba daha önce de söz ettiğim gibi senin telefonun kullanılarak patlatılıyor. Bursadasın, Heykelin eski zamanlarından kalma bir yerinde iniyorsun, annen halen otobüste, eve çıkıyor.
-belki de Yenimahalledeki eski evimiz.
-babamın mezarından döndüğümüz günü anımsatıyor.
-dönüş yolunda epey üzüldüğüm için annem bana bir atari kaseti almıştı. -Robocop-
-yine otobüsten erken inmiştim. Sebebini anımsayamıyorum. Kaset annemin çantasında kaldığı için hareket eden otobüsün arkasından el kol hareketleri yaparak koşmuştum. Annem, yol boyunca midem bulandığı için o hareketlerden sonra kustuğumu -ya da mühim bir şey olduğunu- sandığı için otobüsü hızlanmadan durdurup, inmişti. Özür dilemiştim. Fakat bu anıdan sonra o sıralar nerede ikamet ettiğimizden emin değilim çünkü neden otobüsten erken indiğime anlam veremiyorum.
-güneşli bir Hamitler yolculuğu ve mide bulantısı...

Rüya devam ediyor.

Eski Heykel zamanları, bir gazete büfesi ve şimdiki kemancı amcanın durduğu yerde -polislerin nöbet tuttuğu aralık açık- -Belli ki büyük Patila henüz açılmamış, yani bu eski mekanları baz alan bir rüya.

İçinde işleri berbat etmenin çekici hafifliği var. O aralıktan giriyorsun, yanında küçük bir çocukla akranın bir kadınla karşılaşıyorsun. Tuhafına gidiyor çünkü sen kısa boylu kadınlardan hoşlanmazsın ama kadının gülüşü hoşuna gidiyor. Zaten bu senin için bir kadının en güzel manzarasıdır, bunu hatırlıyorsun.
-rüyanda veya kesilen alarm sesindeki gerçeklikte.

Tam iki kez göz göz geliyorsunuz. Saniyenin bilmem kaçta kaçını kapsıyor, ne eksik ne fazla tam iki kez ve içindeki hafiflik ağzında vücut buluyor. Senin yerine dile geliyor. Tanışıyorsunuz, numaralar alınıyor.
-ne dediğimi hatırlayamıyorum, ancak gayet basit ve rahat bir diyalog girizgahı idi.

Buna kadının şaşırmasını beklerken kendini sorgularken bulunuyorsun. O an çocuk yok.
-nereye gittiğini bilmiyorum veya hatırlamıyorum.

Çok değil birkaç saat sonra buluşuluyor. Üzerinde desenli -yazılı-, gri bir tişört var. Basit bir kot pantolon ve belki beyaz spor ayakkabılar. Saçları sarı lekeli ve toplu.
-topuz bile sayılabilir esasında. emin değilim.

Eskiden polislerin durduğu yerden - rüyanda açık olan aralık - ilerliyorsunuz, o sıra elini tutuyor. İçinde boktan bir his, ucuz bir tutku beliriyor. Belli ki ciddi değilsiniz. Tanışmaktan ziyade tek seferlik -belki de yalnızca o seferlik- -çünkü halihazırda onu tanıyormuş gibi hissediyorsun. Seni taşlamak şimdilik adil değil çünkü rüyan yarım kalıyor.- bir eğlence düşünürken uyanıyorsun.



*02072015 - Hatırladığım kadarıyla bir Doğubayazıt rüyası.

*Bomba, suçluluk duygusu, dibin rahatlığı, annenle kavga, cesaret, yenilgi, güzel gülen kadın ve nihayetinde alarm.


-klavyen düzgün çalışmıyor.

-günaydın.




*

3 Mayıs 2015 Pazar

Deli Sevilir Densiz Sevilmez

En deli zamanlarda en sarmaşık yaşları geride bırakıyorum. Artık insanları eskisinden daha çok "ulan ne filmdi be..." tadında seviyorum. Damağımda kuruyan çiğ taneleri gibi, içimi mahmuzlayan insanlar tanıdım. Her biri şakaklarımda birer fidana dönüştü ben istemesem bile.

Gözlerim artık kendi kendilerine aranıyor. Yolda istemsizce dik yürüyorum. Göremediğim bir uzun süredir görmediğim olursa diye korkuyorum. Tutulmayan sözler için "tutulamayanlar" adlı bir ağıt besteledim bu sabah. İçselleştirdiğimiz her şeye lanet olsun, çünkü içselleştirme diye bir kavram esasında yalanmış. Artık üzülmüyorum dediğim şeyler ne zaman karşıma çıksa daha çok üzülüyorum. Zaten ben kızgınlığı yavaşça yerinden kaldırıp üzüntüye pes etmeye başlamışım. Sırtım başkalaşmaya başlamış, farkında değilim. İstesem de istemesem de genellikle hiçbir boka arkamı dönemiyorum.

Böğrüm yaralı ilerlediğim patikalarda içimdeki atı bacağından vurdular. Askıdaki alçıda bir midilli kaldı şimdi. İyileşmediğini bilmedikleri şey abartıldığı gibi bir hudut ihlali değildi halbuki. Buna ek olarak verdiğiniz sözlere karşılık beni görmezden gelişinizin bir hudut olayı olduğunda hemfikiriz. İç dünyamın sınır harbinde variller dolusu bir kadın vardı. Kendi kendime salağa yatarken basmaz dedikleri katırım mayına bastı, kadınım bilinmeyen bir sebepten ötürü tutmadığı bir söze yakalandı. "Ben" yine içimde kendine karşı bir ihlal yaparken yakalandı. 

İkramiyesi kadın başına bir dal sigara... Aferin!



*
Abicim beni öldür ya.
Bana sıkıldığım şeyleri yapma.